20 Nisan 2017 Perşembe

Sinan Akyüz "İNCİR KUŞLARI"

Uzun zamandır elimde Ahmet ÜMİT'in bir kitabı vardı ama okuyamıyordum. Cep boy değil bırak cep boyu normal boyda değil kocaman bir şeydi. Ve nedense kitabı beğenemedim. Çünkü bir adam sevdiği kadına mektuplar ile yaşadıklarını yazıyordu. Sanırım bu tarz kitaplar bana uygun değil. Benim sevdiğim tarzda kitaplar işte tam da bu tarz kitaplar...



  Okuması dili aşırı sade, bir oturuşta en az 50 sayfa okuyabiliyorsunuz kiii başlayınca hepsini bitirmek istiyorsunuz.

9 Nisan 2017 Pazar

Biz Şanslıymışız haberimiz yokmuş !

   Uzun zamandır yazmıyorum. Veda mı da etmiştim Bloggerlığa. Lakin bu yaşadıklarımın, bu düşündüklerimin bir yerde kalmasını. İleride geriye dönüp baktığımda gülümsemek istediğim için yazmak istedim.

   Bir çoğunuz biliyor Şanlıurfa'nın merkez Arap köyünde 1. sınıf öğretmeniyim. Öğrencilerimle ders işliyorken kimler diş fırçalıyor dediğimde çokta fazla ses çıkmadı, evinde diş fırçası olanları sorduğumda ise bu oran yarıya indi. Ve en son esas soruya geldim; "Kimin kendisine ait diş fırçası var ?" diye sorduğumda ise aldığım cevap sadece 2 kişinindi. Birisine de ben hediye etmiştim zaten. Öğrendim ki çoğu zaten 10 kardeş öğrencilerimin birde anne ve baba ile olan ailede 2 diş fırçası falan varmış ortak kullanıyorlarmış. O an yıkıldım. Eve geldim hemen İnstagramdan takipçilerimden yardım istedim. Ve bir tane çok yardımsever düşünceli takipçim bu konuda ilgilendi ve bizim sınıfımıza diş fırçası-macun gönderdi. Öğrencilerimi bahçeye çıkardım ve sırayla dişlerimizi fırçaladık. Kimisi yutmaktan korktu kimi nereyi nasıl fırçalayacağını bilemedi ama bütün gün fırçaları macunları elinde gezdiler. O gün bizim ilk mutluluğumuz oldu.

  Bunu sanal ortamda paylaştıktan sonra. Sadece ben değil diğer tanıdıklarım takipçilerim herkes o an anladı ki biz "Şansımızın farkında değiliz". !!!

  Bu olay sadece diş fırçasıyla macunla bitmedi tabiki de. Bu düşüncede olan yardım edebilecek kişiler mesajlar attı irtibat kurduk kargolarımız geldi, gelecek ve beni en çok mutlu eden konulardan biriside öğrencilerim hayatlarında "İLK" yaş pastalarını yediler. Yaş pastasının üstündeki Çileği hayatlarında yememişler. Ama en azından çilek olduklarını biliyorlardı. Pastanın üzerindeki kiviyi gösterdiğimizde ise cevaplardan birisi "Salatalık" oldu. Hayatlarında kiviyi ne duymuşlar ne de görmüşler. İlk işim şuan haftaya meyve tabağı hazırlamak olacak onlara.


  Bizim en büyük derdimiz ise annemizin sevmediğimiz sebze yemeğini yapması oldu. Onlar ise o sebzeleri hayatlarında kaç kere yediler acaba? Hayata isyanım var. Büyükte mutluluğum var. Daha 7 yaşındalar ama hayalleri de hayatları da yaşadıkları köyle sınırlı. O sınırdan çıkabileceğimiz nice güzel günler olması dileğiyle.

  Onlar geleceğin öğretmeni, mühendisi, doktoru olacak. Bende her zaman onlarla gurur duyacağım.